Bu yazımda sizlere dini bayramlarımızdan söz edeceğim. Firmamızın işleri gereği uzun yıllardır Hollanda da yaşamaktayım. Bu bağlamda da dini bayramlarımızı genelde anavatandan uzakta kutlamaktaydık.
Bu yıl yaz tatiline rastlamasından dolayı Şeker Bayramı’nı da, yeğenimiz Ercan Torunoğulları’nın nişan töreni nedeniyle Kurban Bayramı’nı da anavatan Türkiye’de kutladık.
Türkiye’de kutladığımız bu iki bayramda da çocukluğumuzda yaşadığımız bayramlar ve çocukluk anılarım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi gelip geçti. Gözlemlerime dayanarak ve üzülerek söylüyorum ki bayramlarımıza olan ilgi maalesef her geçen gün azalmakta. En büyük zenginliğimiz olan kültürel değerlerimizin erozyona uğradığını ve bu değerlerimizin her geçen gün kaybolduğunu gözlemliyorum.
Bayramlarda büyüklerimizin “nerde o eski bayramlar” diye konuştuklarını bir defa daha hatırladım ve onların özlemlerine, tespitlerine hak verdim. Günümüzde bayramlar insanların büyük kentlerden kaçıp tatil yörelerine gelmeleriyle bir başka boyut kazandı. Çok sayıda kişi artık bayramlarımızı büyük kentlerden uzaklaşmak, sayfiye yerlerine gitmek olarak algılıyor. Aile ve akraba ziyaretlerine gidip, büyüklerin elini öpme adetlerindeki azalma her geçen yıl biraz daha artıyor.
Bu yazı vesilesiyle siz değerli İnterAjans okurlarının da geçmiş Kurban Bayramını kutluyor herkese sağlıklı, mutlu günler diliyorum. Bir dahaki yazımızda görüşmek üzere hepinize hoşça kalın diyorum.
Yazımın bu bölümümde usta gazeteci ve yazar Can Dündar’ın eski bayramlar ile ilgili bir şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum:
ESKİDEN
Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden,
Silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen
Bize…
Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz,
Sokaklar karanlık,
Yıldızlar parlak olurdu.
Turşu, salça, mantı
Evde yapılır,
Karpuz kuyuda soğutulurdu.
Erik ağacının çiçeği,
Pencere camımıza yaslanır,
Güz yaprakları bahçemize düşerdi.
Kardan adam yapılır,
Evlerde soba yakılır,
Kış gecelerinde masal anlatılırdı.
Merdiven çıkılır,
Aidat ödenmez,
Yönetici seçilmezdi.
Evler badanalı,
Sokaklar lambasız,
Mahalleler bekçili olurdu.
Ajans radyodan dinlenir,
Çizgi roman okunur,
Defterlere kenar süsü yapılırdı.
Hayat,
Arkası yarın gibiydi,
Kesintisizdi.
Her gün yaşanacak bir şey vardı.
Herkes kendi düşünü kurar,
Kendi hayatını oynardı.
Şimdi,
Herkes
Yoğun,
Yorgun
Ve
Tek başına…
Ertan Torunoğulları, Edelstaal Group Yönetim Kurulu Üyesi
Elektronik posta adresi: ertantorunogullari@hotmail.com
© InterAjans – Haberlerin tüm hakları İnterAjans’a aittir, izinsiz kullanılamaz.