MERHABA değerli İnterAjans okurları,
Sizinle bu yazımda eğitimini Türkiye’de tamamlamış olan ve akrabalıları da Amerika’da yaşayan bir genç akademisyenin orada edindiği deneyimi paylaşacağım.
Amerika’ya master yapmaya gitmiş olan gencin çalıştığı kurumda meslektaşlarıyla aralarında geçen bir olaydan bahsedeceğim.
Bu deneyim ile iki ülke arasındaki hem kültürel değerler, hem de eğitimdeki farklılıkları ortaya koymaya çalışacağım. Kısacası, 26 yaşında Amerika’ya giden bir gencin hikayesini yazacağım…(*)
“Amerika’ya yeni gitmiş ve Osgood Araştırma Bürosu’nda asistanlığa başlamıştım. Ofiste benimle beraber John ve Gary isimli kişiler de çalışmaktaydı.
Benin görevim araştırma asistanlığıydı.
Bir cumartesi günü ofise gittiğimde, halının üstünde emekleyen bir bebek gördüm.
Gary o gün ofise oğlunu da getirmişti. Yoğun bir çalışma günüydü ve herkes kendi işini yapıyordu. Ben de masama oturdum ve çalışmaya başladım.
Odada oldukça alçak deri bir koltuk vardı. Çocuk koltuk kenarındaydı. Dikkatimi bir anda ona odakladım. Çocuk inatla koltuğa çıkmaya çalışıyordu.
Bir bacağını atıyor, tutunuyor ama bir türlü koltuğa çıkamıyordu. Çocuk bunu dört beş kez denedi.
Baba bir yandan çalışırken bir yandan göz ucuyla oğlunu takip ediyordu. Diğer asistan John ise tamamıyla kendi işiyle meşguldü.
Çocuk yine deneyip çıkamayınca ben bir anda yerimden kalktım, çocuğun koltuk altlarından tuttum, ‘Hoppa!’ dedim ve onu deri koltuğun üstüne bıraktım.
Çocuk, bunu hiç beklemiyordu. Önce biraz şaşırdı ve daha sonra koltuğun üstünde öylece kalakaldı.
O zaman bilmiyordum, ama şimdi biliyorum, benim anlam çerçevem içinde o küçük çocuk benim yeğenimdi, ben de onun amcasıydım ve öğrendiğim değerlere göre ben ona yardım etmek zorundaydım.
İçinde büyüdüğüm kasabanın gelenek ve görenekleri çerçevesinde o çocukla aramızdaki ilişkiyi öyle tanımlamıştım. Ben bunu böyle öğrenmiştim.
Bana burada bir görev düşüyordu.
‘Yeğenim’ koltuğa çıkmaya çalışıyordu ve ‘amcası’ olarak ona yardım etmek de bana düşerdi. Gözlemlediğim kadarıyla ne babası Gary, ne de ‘amcası’ John bir şey yapmaya pek niyetli değildi.
Ben çocuğa yardım etmenin verdiği huzurla odada kahvemi yudumlarken, bir ara göz ucuyla da bir ‘amca’ olarak vazifemi yerine getirmiş olmanın mutluluğu içinde gülümseyerek Gary’e baktım. Gary de bana bakıyordu ve ‘Bunu neden yaptın?’ dedi.
Ben, vazifesini yerine getirmiş bir amca olmanın rahatlığıyla ‘Küçük George koltuğa çıkmaya çalışıyordu’ dedim.
Gary, ‘Ben de biliyorum onun koltuğa çıkmaya çalıştığını, sen bunu niye yaptın?’ diye üsteledi.
Şaşırdım ve sinirlendim de tabii.
İçimden ‘Bu Amerikalılara iyilik yapmak da yaramıyor’ diye geçirdim.
Diğer yandan çocuğun babasının tepkisini merak etmekten de alamıyordum kendimi.
Babası, ‘Sen ne yaptığının farkında mısın?’ diye sordu.
Sinirlendim. İstanbul’da psikolojiyi bitirmiş, ayrıca iki yıl asistanlık yapmış, bilgili ve aydın bir insandım. Bana göre ben, ne yaptığının farkında olmayacak biri değildim.
‘Bak, çocuk o koltuğa çıkacağına inanıyordu’ dedi.
‘Belki yarım saat, belki bir saat uğraşacaktı, ama eninde sonunda üstüne çıkacaktı. Öyle ucundan tutmuyordu, çıkacağına inanmış biri olarak, kedi yavrusu gibi o koltuğa tutunmuştu.
O bunu bırakmayacaktı, deneyecek, deneyecek, sonunda koltuğa kendi çabasıyla çıkacaktı.
Koltuğa çıkınca da dönüp bana bakacaktı.
Ben de ona, ‘Çıktın, bravo’ diyecektim.
Sonra inecekti, yine uğraşacaktı, bir saatte çıktığı koltuğa belki bu kez yirmi dakikada çıkacaktı.
Bugün bütün gün onunla uğraşacaktı ve uzun uğraşılarının sonunda ise belki de beş dakikada koltuğa çıkar hale gelecekti.
Bu onun bugünkü zaferi olacaktı. Sen onu koltuğa oturtmakla, onun zaferini çaldın!’
Duyduklarım karşısında adeta donup kaldım. Bu benim aklıma hiç gelmemişti.
Bu, hayatımda hiç unutmayacağım bir ders olmuştu bana.”
Çalışmadan, üretmeden, yorulmadan, rahat yaşamayı alışkanlık haline getirseniz, başarılı olma şansınız hiçbir zaman olmaz.
Bütün hayaller gerçektir. Siz yapmazsanız bunu başkaları yapar ve hayallerini gerçekleştirir.
Hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle, 2016’da her şeyin gönlünüzce olmasını diyorum.
Hoşça kalın.
(*) Kaynak: Doğan Cüceloğlu-Gerçek Özgürlük
Ertan Torunoğulları, Edelstaal Group Yönetim Kurulu Üyesi
ertantorunogullari@hotmail.com
© InterAjans – Haberlerin tüm hakları İnterAjans’a aittir, izinsiz kullanılamaz.