Bosna’daki savaşta, ülkenin doğusundaki Srebrenitsa’da BM bünyesinde görev yapan Hollandalı askerlerin üs olarak kullandığı ve binlerce Boşnak sivilin sığındığı akümülator fabrikası, şehrin Sırp askerilerinin eline düşmesinin ardından çok sayıda infaza tanıklık etti.
BM tarafından ”güvenli” bölge ilan edildikten sonra, Sırp güçlerinden kaçan Boşnakların sığındığı 120 kilometrekarelik üs, ilk başlarda birçoğu için umut kaynağı olsa da yaşanan gelişmeler bu umutları tüketecek, akümülatör fabrikası birçoğu için hayatlarının son anlarını geçirdikleri yer olacaktı.
Kente iki farklı noktadan girerek, binlerce Boşnak’ın sığındığı akümülatör fabrikasını kuşatan Ratko Mladiç önderliğindeki Sırp güçleri, zaman kaybetmeden infaza ve işkencelere başladı.
Sırp güçlerinin güvenli bölge olan Srebrenitsa’ya girdiği sırada BM bünyesinde tercüman olarak çalışan Hasan Nuhanoviç, 19 yıl önce akümülatör fabrikasında yaşananları AA’ya anlattı. Srebrenitsa’nın düşmesinin ardından yaşanan tüm gelişmelere tanıklık eden Nuhanoviç, BM bünyesinde çalıştığı için yaşanan soykırımdan sağ kurtulmayı başardı.
Bugün Srebrenitsa soykırımında hayatını kaybeden kurbanların defnedildiği Potoçari Anıt Mezarlığı’nın hemen karşısında bulunan akümülatör fabrikasının, 19 yıl önce birçok Boşnak için Mladiç’ten kurtuluş umudu olduğunu söyleyen Nuhanoviç, ”İnsanların önünde iki seçenek vardı. Çoğunluğu erkek olan bir grup orman yolundan Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye kaçarken, kadın ve çocuklar ise Potoçari’deki BM üssüne sığınıyordu” diye konuştu.
Ormanlık alandan ve düşman mevzilerinden geçerek Boşnakların kontrolündeki bölgeye ulaşabilmek için ”ölüm yürüyüşü”ne çıkamayanlar, tüm Srebrenitsa’da yaşayan Boşnakları içine alabilecek kadar devasa olan BM üssüne sığınmaya karar verdi.
Hollandalılar, Boşnaklar’ı Sırplar’ın eline teslim etti
Hollandalı askerlerin 1995 yılı Temmuz ayında son derece haince eylemlerde bulunduğunu anlatan Nuhanoviç, ”O dönemde yaptıklarını hala açıklayamıyorlar. Hollandalılar 13 Temmuz günü, üslerine sığınan o insanları üsten dışarı kovarak, Sırpların eline teslim etti. Srebrenitsalıların bir çoğu o gün babasız, annesiz ve kardeşsiz kaldı” dedi.
Nuhanoviç, aynı gün kendi ailesinin de üsten çıkarılanlar arasında olduğunu ifade ederek, ”Hollandalılar, 13 Temmuz günü ailemi, babamı, annemi ve erkek kardeşimi gözlerimin önünde üsten çıkarıp, Sırpların eline teslim etti. Hepsi öldürüldü. O günden 15 yıl sonra babamın, 17 yıl sonra ise annemin ve erkek kardeşimim bedenlerine ulaştım” şeklinde konuştu.
O gün yaşanan korkunç olayları anlatmaya devam eden Nuhanoviç, şunları kaydetti: ”Bebekler dışında, üsse bulunan genç-yaşlı tüm erkekler öldürüldü. Yaşları 13 ila 19 arasında değişen çok sayıda Boşnak genci, sadece yaşıtlarına oranla daha büyük göründükleri için öldürüldüler. Yaşları çok küçük olanlar ise anneleri ve kız kardeşleriyle birlikte kamyonlara konularak Kladany şehrine gönderildi. Sırplar için kaç yaşında oldukları değil, ne kadar büyük gösterdikleri önemliydi. Potoçari’deki hiç bir genç erkek affedilmedi, hepsi öldürüldü. Son ana kadar bir şeyler yapmak, insanlara neler yaşandığını anlatmak için çabaladım. Üsteki diğer çalışma arkadaşlarımla birlikte, son ana kadar, ‘acaba biz de hayatta kalacak mıyız’ endişesi içerisindeydik.”
Sırpların yaptıkları birçok infazın BM bünyesindeki Hollandalı askerlerin gözü önünde gerçekleştiğine dikkat çeken Nuhanoviç, daha sonra Hollanda aleyhine Lahey’de açtığı davada yaşananlara dair tüm kanıtları mahkemeye sunduğunu söyledi.
Hollanda, Srebrenitsa’da yaşananların üstünü örtmek istedi
Nuhanoviç, Hollanda’ya karşı açtığı davada kullandığı Hollandalı askerlere ait ses kayıtlarının 19 yıl önce yaşanan felaketin derecesini gözler önüne serdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: ”Askerlerin bu açıklamaları, kamuoyunun dikkatinden uzak, çekmecelerde saklanıyordu. Hollanda o dönemde, Srebrenitsa’daki olayların üstünü örtmeye çalışıyordu. Hollandalı askerler açıklamalarında, o günlerde Potoçari’de traktörlerin römorklarına doldurulmuş insan cesetler gördüklerini söylüyorlardı. Sorun şu ki yaşanan tüm bu gelişmelere şahitlik edenler, neden Tuzla’da, Saraybosna’da, Zagreb’de, Lahey’de ya da New York’taki üslerine haber vermiyordu. O dönemde yaşananların üzerini örtmek istemeleri de onların bir diğer sorumluluğudur. Potoçari’de yaşayan herkes, kendilerini neyin beklediğini biliyordu. Çünkü bu, savaşın başı değil, sonuydu. Savaş dört yıldır devam ediyordu ve hepimiz Sırpların neler yapabileceğini biliyorduk. O güne dek, ülkenin farklı yerlerinde on binlerce insan öldürülmüştü. Potoçari’de neden farklı bir şey olsun ki? Hepimiz, bizi nelerin beklediğini biliyorduk.”
Srebrenitsa’da ailelerini kaybeden insanların yoğun çabalarıyla, soykırımın sembollerinden biri olan fabrikanın, anı merkezine dönüştürüldüğünü belirten Nuhanoviç, fabrikanın anı merkezine dönüştürülmesi için çabalayan insanların önüne engeller çıktığını, ancak onların fikirlerinden geri adım atmadıklarını aktardı.
Nuhanoviç, ”İnsanlar, bu anı merkezinin yapılması, sanki sadece kurban yakınlarının göreviymiş gibi hareket ediyordu. Sonunda başardık ve anı merkezini açtık. Anı merkezinin yapılacağı yer için fabrika binasının seçilmesinde, 1995 yılı Temmuz ayında burada yaşananlar en önemli etkendi. O tarihlerde BM üssü olan bina, bugün anı merkezi, daha doğrusu bir soykırım müzesi” ifadesini kullandı.
Potoçari’yi ziyaret etmenin kendisi için çok zor olduğunu belirten Nuhanoviç, ”Mezarlıktaki 6 bin 66 beyaz mezar taşından 4’ü benim aileme ait. Babam, annem, kardeşim ve amcam burada yatıyor” şeklinde konuştu.
Srebrenitsa’da ne oldu?
Bosna’daki savaş sırasında, BM’nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa, 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç’e bağlı Sırp birlikleri tarafından işgal edildi. İşgal üzerine BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, Sırplar’a teslim edildi.
Otobüs ve kamyonlara bindirilen Boşnaklar’dan 8 bin 372’si götürüldükleri ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda hunharca katledildi. Katledilenlerin cenazeleri, ülkedeki çeşitli toplu mezarlara gömüldü.
Soykırımda katledilenlerin bir kısmının cesedine ise bugüne kadar hala ulaşılamadı.
© AA